AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, “Nereden fonlandığı belli olmayan, kimlerin yazdığı açıklanmayan, siyasi çıkarların gölgesinde hazırlanan bir sürü rapor sanki bilimsel bir değeri varmışçasına çeşitli vesilelerle karşımıza çıkartılıyor. Bunları kabul etmemiz asla mümkün değildir.” dedi.
TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin tümü üzerinde konuşan Güler, 14 gün sürecek bütçe görüşmelerinin, huzurlu ve hoşgörülü bir ortamda tamamlanması temennisinde bulundu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğu” şeklindeki Anayasa’nın 153. maddesini okuduğunu anımsatan Güler, kendisi de “Yargıtayın, adliye mahkemelerince verilen karar ve hükümlerin son inceleme merci” olduğunu hükme bağlayan 154. maddesini okudu.
Güler, “Anayasa Mahkemesi süper temyiz mahkemesi mi oldu? CHP ‘Anayasa Mahkemesi Türkiye’de süper temyiz mercidir’ diyor. Bizim esas sorunumuz bu. İşine geldiği zaman Yargıtay, Anayasa Mahkemesi. 367’de de öyle denildi değil mi? Türk hukuk tarihinin yüz karası bir 367 vardı.” diye konuştu.
Milli irade ve Meclisin üstünlüğünün milletin hassasiyet gösterdiği en önemli iki husus olduğunun altını çizen Güler, vesayet odaklarıyla yapılan mücadelede darbelere maruz kaldıklarını söyledi.
Demokrasi mücadelesinde bedeller ödendiğini vurgulayan Güler, “Ancak demokrasimiz için ödediğimiz bu bedellerin maalesef özellikle Batı endeksli bazı merkezlerden hazırlanan bazı raporlara dayalı olarak eleştirildiğini görüyoruz. Nereden fonlandığı belli olmayan, kimlerin yazdığı açıklanmayan, siyasi çıkarların gölgesinde hazırlanan bir sürü rapor, sanki bilimsel bir değeri varmışçasına çeşitli vesilelerle karşımıza çıkartılıyor. Bunları kabul etmemiz asla mümkün değildir.” ifadesini kullandı.
Abdullah Güler, Hukukun Üstünlüğü Endeksi adı altında Türkiye’yi, daha demokrasinin ilk aşamasında olan ülkelerin altında ilan edecek kadar gerçekten uzak değerlendirmelere itibar edenler olduğunu dile getirerek, “Bize parmak sallayarak, ‘Bakın’ dediğiniz endekslerdeki düşüş, özellikle 2013’ten sonra sistematik olarak gerçekleşiyor. Bu tarihi tesadüf hiç dikkatinizi çekmiyor mu? 17-25 Aralık operasyonları ile iyice görünür olmaya başlayan, 15 Temmuz ile zirve yapan FETÖ’cülerin açık düşmanlık tarihleri ile bu sözde bilimsel endekslerin Türkiye’yi gömmeye çalışması arasındaki zamansal paralelliği görmüyor musunuz?” sorusunu yöneltti.
“Malum çevrelerin demokrasi endeksi”
“Türkiye’yi, adını bile duymadığımız ülkeler ile aynı sıraya koyan bir endeksi bilimsel kriterlere göre mi değerlendireceğiz, yoksa bizleri siyaseten boğma hevesi ile mi?” sorusunu soran Güler, malum çevrelerin demokrasi endeksi hesapladığını ancak kriterlerinin belli olmadığını dile getirdi.
Abdullah Güler, endeksteki ilk 30 ülkenin neredeyse tamamının Avrupa ülkesi olduğuna, içlerinde İsrail’in de bulunduğuna dikkati çekerek, “7 Ekim’den bu yana 15 binden fazla kadını, çocuğu, yaşlıyı tüm dünyanın gözleri önünde öldüren İsrail’den bahsediyoruz. Tüm dünya İsrail’in ne kadar demokrat, ne kadar hukuka bağlı olduğuna şahitlik etmektedir. Ama devlet yapısının bile olup olmadığı net olmayan ülkeler güya bizden daha iyi durumda gösteriliyor. Oysa bilimsel verilerle açıklanan raporlar bambaşka şeyler söylüyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Bilimsel veri isteniyorsa Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki (AİHM) davaların değerlendirmesine bakılması gerektiğini belirten Güler, istatistiklere bakıldığında 5 Aralık 2023 itibarıyla tüm üye ülkelerin AİHM kararlarını icra etme oranının yüzde 79,61, Türkiye’nin AİHM kararlarını icra etme oranının ise yüzde 89,48 olduğunun altını çizdi.
Güler, son 5 yılda Türkiye’nin AİHM’de en çok dosya kapatan ülke konumunda olduğunu kaydetti.
“Konu hukuk değil”
AK Parti Grup Başkanı Güler, konunun hukuki değil, siyasi olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Konu siyasi olmasa işgalci İsrail güçleri tarafından 2015 yılında 13 yaşındayken işkenceyle tutuklanan Ahmed Manasra’nın 6 yıldan fazla süredir İsrail hapishanesinde tutulması da raporlarda yer alırdı. Konu siyasi olmasa İsrail hapishanelerine düşen bir çocuğun 10 yıl ceza alıp ve 5. yıl sonunda vefat ettikten sonra naaşının ailesine verilmemesi, 5 yıl daha naaşının bekletilip, cezası bittikten sonra ailesine teslim edilmesi vicdansızlığı da raporlarda yer alırdı. Konu siyasi olmasa bırakın uluslararası hukuka açık aykırılığı hiçbir vicdani tartıdan geçemeyecek İsrail’in 1967 yılından beri Filistinlileri öldürdükten sonra bile vermemesini kurumsallaştıran ‘rakamlar mezarlığı’ da o raporlarda yer alırdı. Konu siyasi olmasa sadece Almanya’da haber alınamayan 2 binin, Avrupa’daki 18 binin üzerindeki kayıp mülteci çocuk da o raporlarda yer alırdı. Konu siyasi olmasa; terör örgütü olduğu tüm dünya tarafından kabul edilen DAEŞ’i finanse eden Lafarge’ın Fransız istihbaratından aldığı desteği ve bunun hukuk ile ilişkisi de o raporlarda yer alırdı.”
“İsrail’de basın özgür, bizde değil öyle mi”
Basın özgürlüğü endeksinde, 2023 yılında Türkiye’nin 180 ülke arasında 165. sırada gösterildiğini söyleyen Güler, “7 Ekim’den bu yana 70’ten fazla gazeteciyi öldüren İsrail o listede 97. sırada. Sadece bir tweeti retweet eden 17 yaşındaki birinin evini basan, tutuklayarak cezaevine gönderen Fransa 24. sırada. Sansür nedeniyle Gazze’de yaralanan askerlerin durumu hakkında tek kelime bile yazamayan, konuşamayan İsrail’de basın özgür, bizde değil öyle mi?” dedi.
Abdullah Güler, Genel Kurul’da bazı kişilerin yeşilden, çevreden, ekolojik sistemden bahsettiğini ancak bölücü terör örgütü hakkında bir kelime etmediğini vurguladı. Güler, “Bu millet 40 yıl mücadele ettiği bu hain terör örgütüyle, bundan sonra da Cumhur İttifakı ile beraber, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde kararlı bir şekilde mücadeleye her ortamda devam edecektir.” diye konuştu.
Cinsiyet eşitliği endeksine göre Türkiye’nin dünyada 160 ülke arasında 130. sıralarda gösterildiğini aktaran Güler, ilk sıradaki İsveç’te, Ulusal Suçları Önleme Konseyinin araştırmasına göre 2020’de yaklaşık 25 bin kişinin cinsel saldırıya maruz kaldığını, Uluslararası Af Örgütünün 2019’da yayımladığı rapora göre Finlandiya’da yılda 50 bin kadınının cinsel şiddete uğradığını, faillerinin adalete teslim edilmediğini aktardı.
Türkiye’de her şeyin mükemmel olduğunu, ideal seviyede olduğunu iddia etmediklerini dile getiren Güler, “Ancak hiçbir bilimsel veriye dayanmayan, belli bir çıkara, belli bir hesaba, belli bir siyasi beklentiye dayanan, küresel planın uygulamaya dökülmesinin bir aracı olmak dışında hiçbir anlamı olmayan böylesi raporları kabul etmiyoruz, çünkü yalandır.” sözlerini sarf etti.